Artık atıştırmak yok! Öğünler arasında kontrolü sağlamak için bazı basit ipuçlarını keşfedin!
Hepimiz o yollardan geçtik: bir paket cipsi elimize almamıza ya da daha düşünmeden bir çikolatayı mideye indirmemize neden olan o küçük atıştırmalık. Ancak dikkat edin, atıştırmak bir alışkanlık haline geldiğinde sağlığımızla oynayabilir, özellikle de yağlı, tatlı veya tuzlu atıştırmalıkları tercih edersek... Peki atıştırma dürtüsüne nasıl karşı koyabiliriz? İşte bu zamansız isteklere bir son vermek için birkaç pratik (ve kolay!) ipucu.
Neden atıştırıyoruz?
İlk olarak, biraz arka plan. Atıştırma, üç ana öğün (kahvaltı, öğle ve akşam yemeği) dışında yemek yeme pratiğidir. Çocuklar veya sporcular için faydalı olabilen atıştırmanın aksine, genellikle gıda dışı nedenlerle bağlantılıdır. Evet, bazen aç bile olmadan atıştırırız! Ama neden?
- Dengesiz öğünler: Öğünlerinizde protein veya lif eksikliği varsa, tokluk hissiniz kaybolur!
- Stres veya can sıkıntısı: Kim sinirlerini yatıştırmak veya zaman öldürmek için atıştırmamıştır ki?
- Ekranlar: TV, bilgisayar, akıllı telefon... Bu sessiz yoldaşlar genellikle bizi düşünmeden bir şeyler atıştırmaya teşvik eder.
Peki sorun ne? Midenizi durmaksızın çalışmaya alıştırarak, doğal sinyallerini bozarsınız. Sonuç: Vücudunuz gerçek açlık ile yeme arzusunu ayırt etmekte zorlanır!
Atıştırmanın gizli tehlikeleri
Fazla kilo almanın yanı sıra, tuz, şeker veya yağ açısından zengin ürünleri atıştırmak sağlığınız üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Örneğin, aşırı tuz tüketimi yüksek tansiyon ve kardiyovasküler hastalıkları teşvik eder. Şekerli içecekler tip 2 diyabet riskini artırır. Kısacası, harika değil...
Atıştırmaya veda etmek için ipuçları
İyi haber şu ki, kontrolü elinizde tutmanıza yardımcı olacak basit ve etkili çözümler var. Yemek yeme isteğinizin dizginlerini geri almaya hazır mısınız? İşte nasıl yapılacağı:
- 1. Tam ve dengeli öğünler yiyin
İyi tasarlanmış bir öğün, yemek yeme isteğine karşı en iyi savunmanızdır. Şunları hedefleyin
- Kepekli nişastalı gıdalar (makarna, pirinç, kepekli ekmek): lif açısından zengindir, sizi uzun süre doyurur.
- Yağsız proteinler (tavuk, balık, tofu).
- Vitamin ve mineraller için sebzeler.
- Özellikle lif sizin müttefikinizdir: sindirimi yavaşlatır ve tokluk hissini uzatır. Mercimek veya nohut gibi bakliyatları (haftada en az iki kez) dahil edin.
- 2. Menülerinizi planlayın
Günaha girmekten kaçınmak için mükemmel bir şekilde organize olmak gibisi yoktur. Neden yemeklerinizi önceden hazırlamıyorsunuz? Çeşitli ve dengeli bir menü, doğaçlamaya ve dolayısıyla atıştırmaya teslim olma olasılığını azaltır!
- 3. Açlığınızı dinleyin
Yemek yeme dürtüsüne boyun eğmeden önce kendinize şunu sorun: "Gerçekten aç mıyım yoksa başka bir şey mi var? Eğer can sıkıntısı ise, başka bir şey yapın: yürüyüşe çıkın, spor yapın, ellerinizle bir şeyler yapın - kısacası, kafanızı dağıtın! :)
- 4. Ekranları sınırlayın
Televizyon veya bilgisayar karşısında yemek yemek aşırılık için bir reçetedir. Beyniniz o kadar dalmıştır ki mideniz tarafından gönderilen tokluk sinyallerini algılamaz. Sonuç: Farkında bile olmadan ihtiyacınız olandan daha fazla yersiniz.
- 5. Yemek yerken acele etmeyin
Beyninizin yemek yediğinizi fark etmesinin yaklaşık 20 dakika sürdüğünü biliyor muydunuz? Ne kadar hızlı yerseniz, vücudunuzun doyduğunuza dair sinyal vermesi için o kadar az zamanı olur. Bu yüzden yavaşlayın ve her lokmanın tadını çıkarın!
Ya açlık devam ederse?
Panik yapmayın! Acıkmak bir suçluluk kaynağı olmamalıdır. Öğünler arasında gerçekten açsanız, sağlıklı atıştırmalıkları tercih edin:
- Taze meyve (bir elma, bir muz).
- Tuzsuz fındık (badem, ceviz, fındık).
- Sade yoğurt.
Bu gıdalar size kaliteli besinler sağlarken açlığınızı yatıştıracaktır.
Bir denge sorunu
Özetle, atıştırmalardan kaçınmak biraz da önleme ve uyum sağlama hokkabazlığına benzer. İyi düşünülmüş öğünler, iyi bir organizasyon ve birkaç basit refleksle o zamansız isteklere veda edebilirsiniz :)
Ilginizi çekebilir:
[haber:885]