Çocuklarda şeker ve hiperaktivite: Bilim gerçekten ne diyor?

Cuma 18 Temmuz 2025 13:54 - Eva Alberghetti
Çocuklarda şeker ve hiperaktivite: Bilim gerçekten ne diyor?

"Ona çok fazla şeker vermeyin, yoksa kontrol edilemez hale gelir!"

Bu cümleyi bir doğum günü partisinde veya bir atıştırmalık sırasında kaç kez duydunuz? Şeker ve çocuklarda hiperaktivite arasındaki bağlantı, popüler kültürdeki en yaygın mitlerden biridir.

Peki ama bu konuda doğru olan nedir? Bilim bu soruyu cevaplamak için birçok kez çalıştı ve şaşırtıcı bir şekilde sonuçlar ortak görüşü doğrulamıyor. Bu makalede, konuyla ilgili bilimsel kanıtları birlikte inceleyerek efsaneleri ortadan kaldırıyor ve faydalı, kanıta dayalı tavsiyeler sunuyoruz.


Şeker ve beyin: gerçekte nasıl çalışır?

Şeker, birçok gıdada doğal olarak bulunan ve diğerlerine eklenen basit bir karbonhidrattır. Yutulduktan sonra, beyin de dahil olmak üzere vücut hücreleri için ana enerji kaynağı olan glikoza hızla dönüştürülür. Bu nedenle, çok fazla şekerin çocuklara 'aşırı yüklenip' onları daha heyecanlı veya tedirgin hale getirip getirmeyeceğini merak etmek normaldir.

Ancak gerçek farklıdır. Vücudumuz kan glikoz seviyelerini çok hassas bir şekilde düzenler, ani dalgalanmaları önler ve metabolik dengeyi korur. Bir parça şeker ya da bir parça kek hiperaktif davranışları tetiklemek için yeterli değildir. En azından bilime göre değil.

Bilim ne diyor: doğrudan bir bağlantıya dair kanıt yok

Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, genellikle kontrollü, çift kör çalışmalarla bu konuyu titizlikle ele almıştır. Sonuçlar şaşırtıcı derecede tutarlıdır:

  • Journal of the American Medical Association 'da yayınlanan bir çalışma (Wolraich ve ark., 1995) daha önce yapılan çok sayıda çalışmayı analiz etmiş ve DEHB'li çocuklarda bile şeker ve hiperaktivite arasında bağlantı kuran hiçbir bilimsel kanıt olmadığı sonucuna varmıştır.
  • Diğer çalışmalar, ebeveynlerin çocuklarının şeker aldığına inandıklarında, şeker gerçekten verilmemiş olsa bile, ajite davranışları abartma eğiliminde olduklarını göstermiştir.

Bu sonuçlar temel bir noktayı vurgulamaktadır: sorun şeker değil, onu yorumlama şeklimiz olabilir.

Beklentilerin gücü: zihin efsaneyi yarattığında

Araştırmada ortaya çıkan en ilginç hususlardan biri de davranışsal plasebo etkisidir. Bir ebeveyn bir yiyeceğin belirli bir tepkiyi tetiklemesini beklediğinde, çocuğun davranışını bu beklentiyle tutarlı bir şekilde yorumlama olasılığı daha yüksektir.

Tarafından yürütülen bir çalışmada Hoover ve Milich (1994), ebeveynlere çocuklarının şeker tükettiğini, ancak bunun aslında bir plasebo olduğunu söylemiştir. Buna rağmen, ebeveynler çocuklarını daha aktif ve daha az kontrol edilebilir olarak değerlendirmişlerdir.

Bu , 'kendi kendini gerçekleştiren kehanet'in klasik bir örneğidir: bir tatlının çocuğu hiperaktif yapacağına inanmak, gerçekte mevcut olmasa veya yiyecekten kaynaklanmasa bile ajitasyon belirtilerinin görülmesine yol açabilir.

Şeker: çocuk sağlığına gerçek zarar

Bu, şekerin sınırsız tüketilmesi gerektiği anlamına gelmez. Bununla birlikte, aşırı alım, özellikle çocuklarda zararlıdır. Aşırı tüketimi ile ilişkili ana sorunlar şunlardır:

  • kilo alımı ve çocukluk çağı obezite riski
  • tip 2 diyabet riski
  • diş çürükleri
  • gıdaların besleyici kalitesinin düşük olması

Ancak hiperaktiviteyi suçlamak, dikkati uykusuzluk, aile stresi veya günlük rutinde net kuralların olmaması gibi gerçek sorunlardan uzaklaştırma riski taşır.

Kısaca

Bilim nettir. Şekerin çocuklarda hiperaktiviteye neden olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Yaygın inanışlar, gerçek kanıtlardan ziyade yanlış algılardan ve kültürel faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Bu efsaneyi ortadan kaldırmak, şekerin kötüye kullanımını teşvik etmek anlamına gelmez; asıl önemli olana odaklanmaktır: dengeli beslenme, sakin bir aile ortamı ve küçük çocukların gerçek ihtiyaçlarını dinleyebilme becerisi.

Eva AlberghettiEva Alberghetti
Petitchef'te kendimi hemen bu tarifler ve makaleler dünyasına kaptırdım. Yemek pişirme tutkum (özellikle fırıncılık) ve biraz da vahşi hayal gücümle her gün yeni deneyimlere atılıyorum. Bazen birkaç aptalca hata yapıyorum (dikkat dağınıklığı asla uzakta değil!), ama bazen kendimi şaşırtmayı da başarıyorum... iyi anlamda!

Yorumlar

Bu makaleyi oylayın: